top of page

BEBEK GİBİ UYUMAYA ÇÖZÜMLER: DAVRANIŞÇI YÖNTEMLER VE ÖTESİ

Updated: Sep 19, 2023

BEBEK GİBİ UYUMAK


“Bebek gibi uyumak” sözü gerçekte ne anlatır? Bebekler gerçekten de mışıl mışıl uyur mu?

Uyuduğu bir anda bir bebeğe bakmak, bebek gibi uyumak sözünü geçerli kılar elbet. Fakat bir bebeğe bakım verdiğimizde, bebeklerin pek de “mışıl mışıl uyumadıklarını”, uykuda sesler çıkardıklarını, sık uyandıklarını, kolayca uykuya geçemediklerini, kucaktan yatağa bırakıldıklarında uyandıklarını görebiliriz.


İlk 4 ay bebekte gece ve gündüz ayrımı oluşmamıştır. Uyku evreleri yetişkinlerden oldukça farklıdır, NREM dediğimiz sessiz/derin uyku az, REM uykusu dediğimiz, beyin gelişimi, hafıza gibi konular için önemli, rüyaların da görüldüğü derin olmayan uyku çoğunluktadır. Hatta bebekler, uykuya REM uykusu ile başlar (Blumberg ve ark., 2014). Bilim insanlarınca, bebeğin sık uyanmasının, beslenmesi, çok uzun süre derin uykuda kalmaması için gerekli olduğu, bunun hayatta kalmakla ilgili, doğal bir durum olduğu düşünülülür. Annede ve bebekte daha az derin uykunun, ani bebek ölümü riskini azalttığı da tartışılmaktadır (Marinelli ve ark., 2019; McKenna & McDade, 2005). 4. aydan sonra gece/gündüz ayrımı ve NREM-REM döngüleri oluşsa bile, gece uyanıklıkları ve destek ihtiyacı devam eder. Uykuya kolay geçen bebekler olabileceği gibi, uykuya zor geçen, günü günü tutmayan birçok bebek vardır. Bebeğe bakım verenler, günler, geceler boyunca uykularını alamamış olabilir. Üstelik lohusalık hüznü, belki depresyonu, yeni bir bebeğin getirdiği stres ve sorumluluklar, emzirme süreçleri, ebeveynlerin üzerindeki yükü zaten artırmıştır. Ne de olsa, ilk defa bir bebek sahibi olmak, bu yönüyle çok konuşulmasa da, aynı zamanda bir stres kaynağıdır. Tüm bu stres kaynaklarına bebeğin ağlaması, beslenmesi ve uykusu konusunda hem çevreden hem uzmanlardan farklı farklı sesleri duyma hali eklenmektedir.


Günümüzde bilgiye ulaşım oldukça kolaylaşmıştır ve ebeveynler, çocukları için en doğrusunu yapmak istemektedirler. Uyku konusu ise bebeklikte ebeveynlerin karşısına çıkan, en yorucu ve kafa karıştırıcı konulardan biridir. Bu konuda da bilinen görüşler arasında “uyku eğitimi” de dediğimiz davranışçı müdahaleler ve bağ odaklı yaklaşım yerini alır. Bu iki yaklaşım da kendini duyurmuş, ebeveynlere ulaşmıştır. Fakat sosyal medyada olan psikoloji ile ilgili her “hap bilgi” gibi, bu bilgiler de siyah/beyaz olarak görülebilmektedir. Bilimsel alana, makalelere baktığımızda ise iki ekolün de birbirini ciddiye alarak eleştirdiğini, bu ekollerin üniversitelerde araştırmalar ile desteklendiğini, bu araştırmacıların kendilerini de eleştirdiklerini, antropoloji, evrim bilim, aile sistemleri gibi birçok alanın, bebek uykusu bilimi ile temas içinde olduğunu görürüz.


Uyku eğitimi bilimsellikten uzak ellerde “kapıyı çek, gözüne bakma, konuşma” şeklinde, “dakika sayarak”, “gerçekten ürkütücü” bir halde pratik edilebilmektedir. Bağ odaklı ebeveynlik ise “bebekle birlikte uyumak, normal doğurmak, bebeği emerek uyutmak zorundasın, bebeğin uykusu nasıl olursa olsun normaldir” gibi bir mesaja dönüşebilmektedir.


Bağlanmanın sosyal duygusal gelişime etkisini önemseyen, bu ekol doğrultusunda eğitim almış ruh sağlığı çalışanlarından biri olarak, anlatmak istediğim, “uyku problemleri”nin eğer gerçekten bir uyku problemi söz konusu ise aslında bir semptom olduğudur. Yani uyku probleminin sebebi, uyku problemi değildir. O nedenle, davranışçı modeller ile bir makine çalıştırır gibi, bebeğe uyuması öğretilemez. Benzer durumlar alt ıslatma, tırnak yeme, gece korkuları, vurma-ısırma davranışları, panik atak, takıntılar, çalma davranışı gibi semptomlar için de geçerlidir. Davranışçı yaklaşım, semptomlara odaklanır ve semptomları direkt ortadan kaldırmaya çalışır, arkasında yatan nedene pek bakmaz (burada bilişsel davranışçı terapilerden bahsetmiyorum, günümüzde bilişsel davranışçı terapilerde altta yatan sebeplerle ilgilenilmektedir.). Puanlarla, çıkartmalarla alt ıslatmayı ortadan kaldırmak, tırnak yiyen çocuğa acı oje sürmek, maruz bırakma ile takıntıları yenmek, ceza ile saldırgan davranışları ortadan kaldırmak, davranışçı yöntemlerdir. Uyku eğitimi de davranışçı bir yöntemdir, uyku davranışını değiştirmeye çalışır. Bebek uykusu konusunda konuşursak, bu davranışçı yöntemlerle ilgili olarak (bilimsel makalelerde de tartışılan, ör: Blunden ve ark., 2011; Goldberg ve ark., 2013; Haig, 2014; Thome & Skuladottir, 2005. ) üç temel sorun olduğundan söz edebiliriz:


DAVRANIŞÇI METODLARDAKİ 3 SORUN:


Sorun 1: Bebeklerde uyku sorunu ve uyku eğtiminin diğer davranışçı yöntemlerden ayrılan bir kısmı, uyku eğitiminin “bebeğe kendi başına uyumayı öğretmek” gibi bir gelişimsel beceri üzerinde durmasıdır. Elbette bir bebek 2 aylıkken memede uyuyacaktır fakat 14 aylıkken memede uyuyabileceği gibi, temasla uyumak zorunda değildir. Bebeğin duygusal düzenleme ve yalnız kalabilme kapasitesi geliştikçe, yalnız başına uyuyabilme becerisi kazanabilir. Mesele, bunu kaç aylık bebekten, ne şekilde beklediğimizdir. Desteksiz uyku ne kadar mümkündür, ne şekilde sağlıklıdır? Kaç yaşta ne kadar desteksiz uyunabilir? Bebeğe hazır olmadığı şekilde, çaresiz hissettirerek, onu yalnız bırakmak ve yanıt bulamamanın sonucunda bebeğin verdiği “geri çekilerek uykua geçme" tepkisi ile 10 aylık bir bebeğin gece beslenmesini kesmek arasında ciddi bir fark vardır. 4 aylık bir bebek, yavaş yavaş fiziksel tutmanın yanında zihinsel tutmanın (akılda tutmak, tutulduğunu, düşünüldüğünü hissetmek, imge oluşumu, bebeğin hayal edebilmesi) ve ilişkide karşılıklılığın da yer aldığı bir duygu düzenlemeye hazır olacaktır. Fakat bu bebeğin yalnız başına uykuya geçmeye hazır olduğu anlamına gelmeyecektir. Yani 2 aylık bebek ile 9 aylık bebek farklıdır ve bu farklılık bir anda gerçekleşmez, yavaş yavaş oluşabilir. Yani burada mesele uyku eğitimi değil, bağdan bağımsızlık yaratmak ve bebeğin gelişimine uygun olarak desteği azaltmak ve bebekle olan ilişkiyi zenginleştirmektir.


Sorun 2: Diyelim ki, 6 aydan küçük bir bebek günde 3-4 saat uyanık kalıyor, geceleri 30 dk başı uyanıyor, ayakta gezmeden uykuya geçmiyor veya 18 aylık bir bebek, arabada gezmeden uykuya geçemiyor. Bu problemin altında yatanın ne olduğunu bulmak ve oraya eğilmek gerekecektir. Davranışçı yöntem ise, bunu kaçırmaktadır. Destek azaltmak, burada çözümlerin arasında olabilir ama her bebeğin durumu, ihtiyacı, reçetesi farklı olacaktır. Bu gibi durumlarda uyku sorununa başka birçok sorun eşlik edebilmektedir (Cierpka, M., & Cierpka, 2016).


Sorun 3: Normal bebek uykusu bilinmemektedir ve çevreden gelen seslerle maalesef birçok aile normal olanla ilgili olarak endişeye sürüklenmektedir. Araştırmalar, bebek uykusu ile ilgili beklentiler ve anne ruh sağlığının ilişkili olduğunu bulmuştur (Goldberg ve ark., 2013). Bunun yanında, bebeğin uykusunu “problem” olarak tanımlama oranı çok yüksektir, bazı araştırmalar %50’nin üzerinde oranlar ortaya koymuştur (Sadeh ve ark., 2011). Bu nedenle normal bebek uykusunu anlatmak, önem kazanmaktadır. Yani çoğunlukla yaşanan bir bir uyku sorunu / semptom değil, normal bebek uykusudur. Burada ebeveynin destek sistemi, doğru bilgiye ulaşımı, ebeveynin iyi oluşu, ihtiyaçlarının duyulması ve karşılanması önem kazanmaktadır.


KAYNAKÇA

Blumberg, M. S., Gall, A. J., & Todd, W. D. (2014). The development of sleep–wake rhythms and the search for elemental circuits in the infant brain. Behavioral neuroscience, 128(3), 250.


Blunden, S. L., Thompson, K. R., & Dawson, D. (2011). Behavioural sleep treatments and nighttime crying in infants: challenging the status quo. Sleep medicine reviews, 15(5), 327-334.


Cierpka, M., & Cierpka. (2016). Regulatory disorders in infants. Springer International Publishing Switzerland.


Goldberg, W. A., Lucas-Thompson, R. G., Germo, G. R., Keller, M. A., Davis, E. P., & Sandman, C. A. (2013). Eye of the beholder? Maternal mental health and the quality of infant sleep. Social Science & Medicine, 79, 101-108.


Haig, D. (2014). Troubled sleep. Night waking, breastfeeding and parent–offspring conflict. Evolution, medicine, and public health, 2014(1), 32-39.


McKenna, J. J., & McDade, T. (2005). Why babies should never sleep alone: a review of the co-sleeping controversy in relation to SIDS, bedsharing and breast feeding. Paediatric respiratory reviews, 6(2), 134-152.


Marinelli, K. A., Ball, H. L., McKenna, J. J., & Blair, P. S. (2019). An integrated

analysis of maternal-infant sleep, breastfeeding, and sudden infant death

syndrome research supporting a balanced discourse. Journal of Human

Lactation, 35(3), 510-520.


Sadeh, A., Mindell, J., & Rivera, L. (2011). “My child has a sleep problem”: a cross-cultural comparison of parental definitions. Sleep medicine, 12(5), 478-482.


Thome, M., & Skuladottir, A. (2005). Evaluating a family‐centred intervention for

infant sleep problems. Journal of Advanced Nursing, 50(1), 5-11.








Comentários


bottom of page